28 Kasım 2012 Çarşamba


Konuşmak isteyip de konuşamadığımız ne çok şeyler var böyle.  Günahlar, hatalar, Sırlar ve aşklar.. Neden susuyoruz, neden konuşmuyoruz ki ? Karşında ki insanı kaybetme korkusundan olsa gerek.  Radyoda çalan müziğe kaptırıp kendimi melankolik yazılar yazmayacağım.

Uzun zamandır okumak istediğim bir roman var. Adı değişik bir şeydi hatırlamıyorum. Zaten eskisi gibi bir şeyleri tamamlayamıyorum. Kitap okuyorum yarısına gelmeden bitiriyorum. Bir işe başlıyorum ardı gelmeden bitiriyorum. Hep yarım yamalak işler yapıyorum. Üşengeçlik diyorlar buna fakat böyle bir şey değil bu. Annem dayım gibi olurum diye korkuyor. Aslında dayımı hep idol olarak kabul etmişimdir. Onunda hataları oldu, hangimiz hata yapmadık ki ? Kısaca bahsetmek istiyorum. Dayım 3 evlilik yaptı, çok güzel bir işi vardı, kriz yüzünden çıktı. Şimdi iddiadan paranın anasını ağlatıyor.


Küçükken sizi öcü geliyor diye korkuttular mı acaba ? Ben aslında öcü den değilde alt komşumuz recep abiden korkardım. Bak yine hatırladım, Adam beni sokakta her gördüğünde kulağımı çekip, döverdi. Bildiğin döverdi, bende gider kızıyla oğlunu döverdim. Kızı Fadime benden büyüktü, Alican da oğlu küçüktü. Alicanın tasolarını alıp bir güzel döverdim. Bu recep abiler bizim çok yakın aile dostumuzdur. Bir gün yine recep abi evden çıkıp beni gördü, üstüme yürüdü oğlunu dövmüştüm. Bana 2 tane tokat attığını hatırlıyorum, o sırada babam vardiyadan eve geliyordu. Hiç unutmam bizi o halde görünce kaç yıllık arkadaşı recep i talan etti. Hey gidi günler hey karısı zor almıştı adamı babamın elinden. Ne günlerdi beee.

Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç
Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç
Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç
Bir his dolup içine uçuyorum sandın mı hiç
Geçen günlere yazık yazık etmişsin gönül sen.


Bu güzelim şarkıyı canlı olarak söylemek isterdim fakat sesimin eski günlerde ki gibi olmadığını fark ettim. Uzun zamandır şarkı söylemiyordum belki de ondandır. Sesi kötü olsa da şarkı söyleyen insanlar ne güzel insanlardır. Ne kadar kötü olsa da inatla, kimseyi umursamadan şarkı söylüyorlar. Deli cesareti hep takdir etmişimdir.

Her neyse :)






22 Kasım 2012 Perşembe

Gerçek mi bunlar ?

Olsun istersin, bir an önce olsun ve bitsin ne olacaksa. Sonuç o kadar da önemli değildir bazen. İnsanlar konuşurken onları dinlersin, onların siktirin boktan hayallerini önemsiyormuş gibi yaparsın. Bir şeyler söyleyip kafalarını karıştırırsın. Zaman olgusu alıp başını gider. Son günlerde karar veremiyorum. Duygular mı mantık mı ? Çok zor bir durum. 

Hep derler ya her son yeni bir başlangıçtır. Dostluklar, aşklar her şey bitiyor. Sonrasında yeni aşklar dostluklar başlıyor. Bu döngü hep böyle gidiyor. Bugün görüp beğendiğin birisine duygularını belirttiğinde seni reddetse bile önemsemeyip başka insanlarla birlikte olabiliyorsun. Çünkü hayat beklemiyor. Peki sorarım size böyle mi olması gerek ? 


Son günlerde büyük öz güven sorunları yaşıyorum. Eskiden çok yüzsüz olduğumu söylerlerdi, şimdi ise çok değiştiğimi bunun nedenin ne olduğunu bende bilmiyorum. Gün geçtikçe bir karamsarlık çöküyor üstüme. Şehrin havasından mıdır bilinmez. Çok değiştim ben arkadaş. Lisede dalga geçip, alay ettiğimiz çocuklar şimdi okuduğu üniversitelerde ortam çocuğu olmuşlar. Çocukken gökyüzüne baktığımda bulutların hareket ettiğini bilmezdim. Kafamı kaldırıp saatlerce yukarı bakar aha dünya dönüyormuş gerçekten derdim. İçimde halen o çocuktan bir şeyler olması gerek. Kötü yaşantıların da üzüntüsünü yaşamak lazım elbet, ama zamanı geldiğinde de kafasını kaldırıp dimdik ayakta durabilmeli insan.

Bir sonra ki yazımda görüşürük. Rast gele.





20 Kasım 2012 Salı

sa

Aslında çok isteksiz yazıyorum bu yazıyı. İlkler unutulmaz derler hep , ne geldiyse başıma hep ilk dediklerimden geldi. 6 yaşındaydım. O zamanlar kreşe gidiyordum, Bilgisayar dükkanımız vardı. Babamın özel kişiler için çekmecesinde her zaman bir paket sigara olurdu. Bir gün 1 tane sigara aldım ve koşa koşa yan apartmana gidip hasan la sigara içtik. İlk defa 6 yaşında sigara içiyordum. Hiç birşey anlamamıştım ve sigara bitince annemin yanına gittim. Annem ters ters baktı ve üstümü kokladı kadın bir bakışta anladı benim sigara içtiğimi, Sonra beni bir güzel dövdü hiç unutmam. 

Ailede tek çocuk olmak zordur. Kardeşim yokken ben vardım. Hep sabahları ekmekleri ben alırdım. Markete ben giderdim. Tek çocuk olmak zordur. Lojmanda ki bütün arkadaşlarımın bisikleti vardı, benim yoktu. Gerçi olsada bisiklet sürmesini bilmiyordum. Lojmandan çıkıp bizim dükkana gittiğimde hasan la konusur taso oynar, futbol maçı yapar vaktin nasıl geçtiğini anlamazdım. Babama bisiklet istediğimi söyledim, oda bana sürmesini öğren alıcam dedi. Çok mutlu olmuştum. Ama bisikletim olmadan nasıl bisiklet süreceğim aklıma dahi gelmedi. O sevinçle sokağa çıktım kimi görsem iyidir ? Hasan bizim hasan bisiklet sürüyor. Koşup yanına bana bisiklet sürmesini öğretmesini istedim, oda kabul etti. Millet 4 tekerlekle bisiklet sürmeye başlar, ben ise direk boyumdan büyük bisiklete binip öğrenmeye çalıştım. Çok düştüm, bacaklarım, kollarım kanadı. Ama o gün bisiklet sürmesini öğrendim. 

Aslında asıl söylemek istediklerim bunlar değildi. Hasan 9 yaşındaydı, Babası yan apartmanın kapıcısıydı. Kız kardeşi vardı, Sümeyye oda benimlen yaşıttı. Sokakta top oynarken hep benimle dalga geçer, küfür ederdi. Bende ona küfür ederdim.

Her gün kreşe gitmekten artık gına gelmişti ve kreşteki leri bezdirip, kreşten kendimi kovdurdum. Artık kreş yoktu benim için, Özgürdüm. Her gün dükkana gider hasan la oynar, yan mahalle çocuklarıyla kavga ederdik. Hasan bir gün beni evine çağırdı. Babamdan para alıp kola almıştım, ben hasan sümeyye kola içiyorduk. Kapı çaldı hasanın babası gelmişti. Hasan dışarı çıkıp geliceğini ve hemen dönüceğini söyledi, gitti. Ben ve Sümeyye yanlız kalmıştık, elimi tuttu durduk yerde ve benden hoşlandığını söyledi. Daha 6 yaşındaydım nerden bilicem ben sevgiyi. Dalga geçip küfür ettim, ardından kapı çaldı ve hasan geldi. Sonra hasan la dışarı çıkıp eskimo alıp yemiştik. O günden sonra Sümeyye ile hiç konuşmadık...