18 Ocak 2013 Cuma


Nasıl olmasın konuşacak bir şeyim. gülmek çok zor uyumak hep gereksizdi. Fakat ben sessiz kalmak istiyorum bazen seninle. Güzel bir yerlerde sadece ikimiz. Muhtemelen bir adada kimsenin birbirine adını söylemediği bir adada geçen insanları izleyip, belki güleriz çay soğur belki karanlık iyicene çöker üşürüz çimlere uzanırız. neyse leydim. Halinden memnun tek bir insan yok. Bilmediğini inkar etmekle meşgul insanlar. Çocukken ezberlediğim numaralar aklımda. Ayetler dualar yirmiüçnisan şiirleri. çok mu saçma oldu. olsun. nasıl yaşarız saçmazsak. Daha fazla saçmalamama izin vermeyecek kadar aysti içtim. Bazı şeylere tam karar veremiyorum. Ve yanıp sönen sarı bir ışık dağıtıyor ilhamımı. olsa ne olur olmasa ne. Sarı saçlı küçük bir kıza, küçük aptal bir çocuk olarak, kızdan biraz küçük, çok aşıktım ben. yada öyle sanıyordum. nasıl bileyim ki on yaşındaydım henüz.


10 Ocak 2013 Perşembe


Geçenlerde geceleri yalnız olmak çok acayip diyordum ki, Allah cezamı verdi. Dayım geldi. Her zaman ki gibi içmiş sallana sallana girdi içeri. Birde avcılardan yürümüş, konuştuğu bir kadın vardı. Telefonla konuşuyordu onunla sonra birden telefonu bana verdi. Onla konutsum böyle gereksiz gereksiz, çok güzel bir ses tonu vardı ama. Telefonu kapattım. Dayım kadından bahsetmeye başladı, Balıkesir de yazlık aldırıcakmış ona. Zaten birinin yazlığına gitti mi oradan yazlık, birinin telefonunu gördümü o telefondan aldırıyor hep. Klasik. Neyse ‘‘görüştünüz mü yüz yüze ’’ dedim. Yok dedi. Sen hangi alemdesin dedim, ne yazlığından bahsediyorsun. ‘‘Güzel mi bari’’ dedim. Bana ne güzelinden çirkininden, ben çok güzel kadınlarla birlikte oldum noldu ? dedi Haklıydı yakışıklı bir adamdı halen, biraz göbeği vardı ama yakışıklıydı yani. Ama laf olsun diye sormuştum bende hani pek ilgilendiğimden değildi bu sorular. Bu yaştan sonra kendini ‘karıya kıza’ verdi, napsın büyük dram.


Neyse ki sızdı kaldı odada. Sabah olduğunda yine baş ağrısından konuşamıyordu. Düzenli bir hayat yaşaması lazım, yaşlanıyor artık dayım. Tekrardan evlenmesi lazım, tekrardan kastım 4.evliliği olur eğer evlenirse. Yakında esra erol a başvurucak diye biliyorum hayırlara vesile olur inşallah …

8 Ocak 2013 Salı

Sen iyimser, ne ziyansın bilmiyorsun. iyi değil işte iyimsi, iyimsiyorsun, zorluyorsun, kendi baktığın yerden görüyorsun. ama öyle değil işte.


5 Ocak 2013 Cumartesi

Bu sabah, ıslığımı
meydanın ordan kalkan taksilerden birinin kiracı şöförüne sattım.
biliyorum inanması biraz güç ama gideceğimiz yere kadar müslüm gürses çaldı.
taksicinin bir müslüm gürses kaseti vardı.
bana, müslüm gürses ten en çok hangi parçasını sevdiğimi sordu. Affet dedim.
''bi' yanlışın olmasın abi'' dedi.
Paramparça yada tanrı istemezse diyeceğini sanıyordum dedi.
Ve peltekti.
muhtemelen bir çok insan bunu şirin bulabilirdi. Ben gereksiz buldum, sağa çek dedim ve indim.
yürüdüm...
Neden bana bunları söyledi diye düşündüm.
belki taksicinin bildiği bişey vardır ama benim yoktu.
kıymeti olan tek düşünce benimki olduğundan siktir ettim.
iyi geldi.

28 Aralık 2012 Cuma


''Şimdi, bütün hikayeni anlatacaksın. Hepsini yazacaksın. Bana hikayeni tekrar tekrar anlatacaksın. Bana bütün gece yürek paralayan boktan hikayeni anlat. Anlattığın şeyin sadece bir hikaye olduğunu anlayacaksın. Ve aynı şeyleri bir daha yaşamayacağını. Anlattığın hikayenin sadece kelimelerden ibaret olduğunun farkına vardığında, geçmişini bir kağıt gibi buruşturup çöpe atabildiğinde, işte o zaman senin kim olacağına karar vereceğiz.''

Chuck Palahniuk - ''Görünmez Canavarlar''



26 Aralık 2012 Çarşamba


Çay. Çay içiyorum kaçak çay çok güzeldir, istersen sana da söyleyebilirim bir tane demli ve şekersiz. Bu kadar. Bugün otobüs durağında beklerken, yaşlı bir teyze önümden geçiyordu. Durdu ve bana bakarak –ziraat bankası ne tarafta diye sordu, Cevap vermedim, işaret parmağımla ileriyi gösterdim. Teyzenin yüzünde ki o ifadeyi hayatım boyunca hiç unutmam. Yaşlılık gerçekten de zor.

İlkokul.

2 yada 3,bilmiyorum.

Muhtemelen 2.

Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.

kül nedir ki ? diyor öğretmen,

kül kadar kolay elde edilebilicek bir şey yoktur di mi çocuklar ?

Herhangi bi şeyi yaksak kül elde edebiliriz. Ama, bu atasözünden

Çıkarılıcak ders şu; komşular iyi geçinmelidir, birbirlerine iyi

Davranmalıdır, ne zaman birbirlerinin nesine ihtiyaç duyacaklarını

bilemezler. O yüzden komşularımıza iyi davranıp onlara iyi muamele etmeliyiz.

Öğretmenim enstitü mezunuydu

karanlık yıllarda yetişmişti yani.

Ruslar, çoktan uzaya uydularını fırlatmış, amerikanın uydusuna mıh gibi çakmıştı

Muhafazakar kadındı; biliyorum bunu

çünkü asker eşiydi

Kadın bildiğin

‘‘Yavşaklıkta bir sakınca yoktur, ne zaman kimin lazım olacağı belli olmaz, akıllı olun lan !’’

gibi bi dersi, erdemli erdemli anlatıvermişti ve

her gün beni müdüre şikayet ederdi

Şimdi anlıyorum..

Günümüz şartlarında ki insanları düşünüyorum da 

Kadın haklıydı yani.

23 Aralık 2012 Pazar


Şimdi ortalama insan ömrü 50-60 yıl desek,
Bir insan için büyüme ve
Tam anlamıyla kendi kendine hareket edebilme yaşı 20-25 desek,
Evlenme yaşınıda ortalama olarak 30 alırsak,
Bu durumda demek ki kendimize geldikten şöyle bir 5-10 sene
İçinde,
Geriye kalan ve şimdiye kadar yaşadığınız hayatın 2 katı süre olan
30-40 yıllık hayatınızı, paylaşacağınız kişiyi seçmeye/bulmaya
Çalışarak geçiriyorsunuz
Ve geri kalan zamanda onunla olucağınıza dair söz veriyorsunuz.
Manyak mısınız nesiniz siz ?