12 Ağustos 2014 Salı

Bunu yağmurlar için söylerler.

Eğer o şehirde olsaydım

rüzgara karşı yürürdüm yine uzun uzun

o zamanlar gibi

hissetmezdim soğuk havayı

ve bir şekilde evime dönerdim

daha sakin

soğuk yorganımın içine süzülürdüm

uyurdum

yürüdüysek

şimdi

sığamıyorum

hiç bir yere ..




2 Ağustos 2014 Cumartesi

Şimdi size gelecekte olacakları anlatmak istiyorum. 26 yaşındasın, hayallerinin işinin, şu an yapmakta olduğun iş olmadığını düşünüyorsun. hayallerinde ki iş için 4 yıl okuman lazım yada benzeri bir eğitim alman lazım.

Şimdi yakın resme bakalım:

60 yaşına kadar çalışacaksın, bu demek ki daha 34 yıl var. en iyi ihtimalle 3 yıl çalışıyorsun, 4 yıl eğitim alırsan 7 yıl kaybediyorsun.

7 yıl karşısında 30 yıl.. 30 yıllık hayalinin mesleği için yatırım yapman gereken 4 yıl.
       
Hayatınızın her anında bu böyle. bugün için zor gözüken kararlar aslında çok daha büyük bir başarı için alınması gereken küçük fedakarlıklar.  Hikayeler başlar hikayeler biter.




30 Mayıs 2013 Perşembe

3 Nisan 2013 Çarşamba

Sonra

Kaç gündür uykusuzluk gözlerimden akıyor. Bilmiyorum belkide yine oyuna başladığım için böyle oldu. Sövmek istediğim bir sürü insan var, ama sövemiyorum. Haberleri açıyorum, izliyorum sonrada 
'' Yaşanır mı lan bu ülkede '' diyorum. Bir espriyi bir kere duyduktan sonra ertesi gün, aynı espriyi yapanlara '' duyarsız '' diyorum. 1 aydır perşembe gelse de  belki bi umut onunla ders çalışırız diyorum. hep diyorum diyorum diyorum...

İnsanlar çok çabuk unutuyor, bazen o kadar çok unutuyor ki yaşanmış onca şey yaşanmamış oluyor. Ticaret de bile aynı bu, ticaret ne alaka şimdi diyebilirsiniz ama bir kere ticaretin içine girince, en önemli şeyin güvenebilmek olduğunu anlıyorsunuz. neyse zaman herşeyi çözer demişler şu beklemek olmasa.

13 Mart 2013 Çarşamba

Yine solduk soluyoruz. selam.

bugün cenaze arabasının arkasından koşan çocuklar gördüm.
bunun üzerine bir şeyler yazmamam gerek aslında
yoo.
bugün cenaze arabasının arkasından koşan çocuklar gördüm o kadar.

gördüm yürürken bana yaklaşan zamanı.
hazır çürümeye başlamışken tüy gibi ölen kadınları.
devlet opera ve balesinden emekli şişmancaları.
sırtında karınca taşıyan dünyayı
sırtında dünyayı taşıyan karıncayı.

ölümsüzlüğü icat ettiğinde bir gün insanlık, kendi sonunu
hazırlayacaktır.
sonra bütün cenaze arabaları hurdaya çıkacak
bütün çocuklar koşmayı unutacaktır.

9 Mart 2013 Cumartesi

Görünen o ki standart bir hayat, birkaç aşamadan oluşuyor.
önce çocuk oluyorsunuz. iyi yaşamışsanız sonra ki aşamada yani gençliğinizde hayatın farklı tatlarını keşfediyorsnuz.


bir gün 21-22 yaşına geliyorsunuz ve vakit hızla akmaya başlıyor.

hayatta ilk adımlarınız çünkü bunlar
tatilin ilk günü plajı gören çocuk gibi denize atlıyorsunuz.
kumda oturup kale yapan da var ama ben ve arkadaşlarım genelde onları yıkanlar olduk.
bir sürü macera, bir sürü farklı insan, bir sürü seyahat derken
zaman gerçekten o kadar ama o kadar hızlı akıyor ki,
artık çocuk olmadığınızı, bir biranede içerken anlıyorsun.
nasıl anlatsam sanki lanet li bir aksakallı dede kulağına fısıldıyor
nerdesin, napıyorsun, burdakiler kim tarzında
algınız zamanın gerisinden geliyor.
kafanızın içinde hep ''müslüm babadan affet şarkısı'' çalıyor.
sanki
heyecanınız o seviyede sabitleniyor...
Biri de ordan çıkıp aşk kolay birşey olsaydı
herkes doğru anlardı diyor. 
ve bu öyle birşey ki değiştirme imkanınız neredeyse yok
herkesin uzun dönem sevgilileri, nişanlıları hatta evlenme hayalleri kuran kız arkadaşları oluyor.
nasıl oluyor tam anlamasam da
bazen arkadaşlarınızla öyle bir araya giriyorlar ki dönüp
''sen kim oluyorsun lan'' diyesiniz geliyor, ama diyemiyorsunuz.
ilerde ne olucak bilemem yaşlanınca görücez.

6 Mart 2013 Çarşamba

Bazen, muhtemelen ikimizin de beğendiği yeşilçam filminini gereğinden fazla cool adamlarından biri olmak ve elimde bir meşrubat, meşrubat hiç cool kelime değile mesela  - elimde bir meşrubatla -ama az evvel kurduğum cümleyi yavaşça tekrarlamak gayet cool. öyle öğrendik ekranlardan emin değilim. -neyse işte öyle bir herif olmak ve seni izlemek istiyorum.
olmuyor tabi öyle 'olsundu' şu fiil çekimi - film ekimi hakkında ne düşündüğümü bilmiyorum. bu yetersizliği tanımlamak için sanırım. ben vedat milor yemeklerinde tanışmış, aşık olmuş ve bol bol kullanmıştım senin için yazdığım kitapta. af dilemek için tekrar ettiğim için affet. 

bana söylemediğin şeyler olduğu için kızıyorum sana bazen. benim sana söylemediğim çok şey var aslında. uzun zamandır konuşmuyoruz zaten olsun ben şeyler için seviyorum seni bazen. sırf bunun için değil elbette ama bunun içinde. benim sana söylemediğim çok şey var aslında. beni sevdiğini öngörmek gibi bir öküzlük ettiğim için affet. aksi taktirde nasıl katlanılır ki bana. benim söyleyebilicek birşeylerim kalmadığında nasıl katlanabilir ki bana. yeni bişey denedim efes fıçı çok acı hiç beğenmedim mesela. birazdan kendime bir çay daha koyacağım, bir çay da sana koyardım belki. ve sen, benim dengesiz hayalimden, daha gerçek olsaydın; içtiğinde azalırdı bardaklarda çaylar. şimdi azalan sadece bardaklar. düşüp düşüp kırılıyorlar. çok üzülüyorum.